09.03.2024 482
Savunmanın üçüncü hattında lenfositler ve antikorlar yer alır.
Mikroorganizmalar, antimikrobiyal maddelerin hücumu altındayken, kaçınılmaz olarak, bağışıklık sisteminin anahtar hücreleri olan lenfositlerle karşılaşırlar. Lenfositler, bu tür temaslara, tüm vücut düzeyindeki özel istilacılara karşı koymak adına tepki verirler. Bunu yapılarındaki “antikorlar” aracılığıyla antijenlere karşı, yani vücut için yabancı olan proteinlere karşı sağlar. Omurgalı Vücudu iki çeşit lenfositle doludur; B hücreleri ve T hücreleri. B ve T hücreleri, farklı tip antijen üzerinde, yani farklı virüslere, bakterilere, funguslara ve parazit solucanlarına ait moleküllere karşı özelleşmişlerdir. Lenfositlerin Özgül Bağışıklıkta yer alması bundan kaynaklıdır. B ve T hücrelerinin özgül antijenleri tanımaları, plazma zarlarındaki “antijen reseptörleri” ile sağlanır.
B hücreleri patojen karşısında plazma hücresine dönüşerek antikor üretirler. Üretilen antikor kan dolaşımına katılarak, dolaşımdaki diğer çevre savunma hücrelerini uyarır. Uyarılan savunma hücreleri kan dolaşımındaki antijene saldırır. Yani B hücreleri kan dolaşımındaki antijenlere karşı savunmada görevlidir ve kendisi saldırmak yerine çevredeki savunma hücrelerini uyarır. Bu savunmada antikorlar kan plazması ve lenf sıvısında bulunduğu için “Humoral (Sıvısal) Bağışıklık” olarak adlandırılır.
B hücreleri antijeni olduğu gibi tanırken, T hücreleri, makrofajlar aracılığıyla tanır. T hücreleri, B hücrelerindeki gibi çevresel savunma hücrelerini uyarmadan patojene doğrudan saldırır ve kan dolaşımda gerçekleşmez, hücre yüzeyinde gerçekleşir. Bu yüzden adı “Hücresel Bağışıklık” tır. T hücreleri de kendi içerisinde özelleşmiş reseptörler taşımasıyla iki çeşide ayrılır: “Sitotoksik T Hücreleri” ve “Yardımcı T Hücreleri”. Buna birazdan tekrar geri dönüş yapcağız.
Bu farkların yanı sıra B ve T hücreleri “Hafıza Hücreleri” adında ortak bir özelleşme olasılığı taşır. Bu durumda Lenfositler patojene saldırmak yerine, hafıza hücrelerine dönüşür. Hafıza hücreleri, vücuttaki antijeni tanıyarak ona karşın bağışıklık kazanılmasını sağlar. Vücut bir antijenle ilk kez karşılaştığında lenfosit tepkisi “Birincil Bağışık Cevap(tepki)” olarak adlandırılır. Bu ilk tepkinin savunması yaklaşık 10-17 gün arası bir süreçte değişir. Aynı antijenle ikinci karşılaşma ise “İkincil Bağışık Cevap” olarak adlandırılır ve bu süreç hafıza hücreleri ile 2-7 gün arasına kısalır. Kan serumlarında yapılan antikor derişim ölçümleri, birincil ve ikincil cevaplar arasındaki farkı açıkça gösterir.
Biraz önce bahsettiğimiz gibi, Lenfositlerin çoğu yerli antijene tepki vermezken, T hücreleri bunların önemli bir grubu ile tepkimeye girer. Bu molekül grubu “Ana Doku Uyuşması Kompleksi”(Major Histocompatibality Complex) (MHC) olarak adlandırılan, hücre yüzey glikoproteinleridir. HLA(İnsan Akyuvar Antijenleri) olarak da bilinir. MHC moleküllerinin temel görevi T hücrelerine antijen sunmalarıdır ve sunduğu T hücresine göre 2 çeşide ayrılır: Tip 1 MHC ve Tip 2 MHC. Tip 1 MHC hemen hemen tüm çekirdekli hücrelerdeki antijenleri Sitotoksik T hücrelerine, Tip 2 MHC molleküleriyse, B hücreleri, makrofajlar, timusun iç yüzeyi gibi az sayıdaki özelleşmiş hücrelerden aldığı antijenleri Yardımcı T hücrelerine sunar.
Az önce bahsettiğimiz sunum sırasındaki iletişimi sağlayan yüzey proteinlerine CD4+ ve CD8+ adını vermekteyiz. Yani T hücreleri ile MHC moleküleri arasında köprü görevi görür diyebiliriz. Tip 1 MHC ile Sitotoksik T hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan CD8+, Tip 2 MHC ile Yardımcı T hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan CD4+’ tür. Yani örnek vermek gerekirse, Tip 1 MHC molekülünün çekirdekli herhangi bir hücre yüzeyinden antijeni alması CD4+ yüzey proteinleriyle irtibata geçmesine neden olur. CD4+ yüzey proteinleride de, Tip 1 MHC molekülü ile Sitotoksik T hücresi arasında bağlantı görevi görerek antijeni Sitotoksik T hücresine sunar ve T hücresi antijene karşı saldırarak savunmada görev alır. Aktifleşen T hücreleri vücutta sokin salgısına neden olur. Buna birazdan geri dönüş yapacağız.
Vücut kendi antijenlerine karşı tolerans göstererek, kendi dokularına ve hücrelerine saldırmaz. Aksi takdirde diyabet gibi otoiümün hastalıklar ortaya çıkar. Bunun nedeni de az önce bahsettiğimiz sitokin salgısından kaynaklanır. T hücrelerinin salgılamış olduğu sitozin son derece hızlı salgılanır ve bu durum bazen kontrolden çıkarak vücuttaki sitokinin fazla miktarda birikmesine sebep olur. Sitokin miktarının normalin üzerine çıkmasıyla T hücreleri fazla uyarılır ve kendi hücrelerine saldırarak otoiümün hastalıklar ortaya çıkar. Diyabet hastalığındaki insülin hormonu üreten “Beta Hücrelerinin” ölümü bundan kaynaklıdır. Bu duruma Lenfositlerin “Kendinden Olanla, Olmayanı Ayırt Etmesi” denir.
Anne Rh(-) çocuğun Rh(+) olduğu durumlarda ortaya çıkar. Anne bebeğin antijenlerine karşı antikorlar üretir. İlk çocukta genelikle zararsızdır. Fakat sonraki doğumlarda annede antikor oluşumu daha hızlı olmadığından annenin antikorları plesanta yoluyla bebeğe geçer ve bebeğin alyuvarlarında yıkıma neden olur ve sarılık görülür. Bu durum düşüğe ve ölüme neden olur.
HIV adı verilen virüsün sebep olduğu hastalıktır. Bu virüs insanda bağışıklık hücrelerini konak olarak kullanarak insanın bağışıklık sistemini çökertir. Virüs hücre içine girince ters “transkriptaz” adı verilen enzim ile DNA sentezler ve hücre DNA’sı ile birleşir. Bu viral DNA’lara göre protein sentezi başladığında hücre ölür. Bu da bağışıklık sisteminin çökmesine ve bireyin sıradan bir hastalıkta kendini savunmayıp ölmesine neden olur.
Ellerdeki ve ayaklardaki kan akımının, özellikle soğukla temastan sonra azalmasıdır. Soğukla temas sonrasında ciltteki damarlar aşırı tepki göstererek daralır ve buna bağlı kan akımızı azalır.
Keneler tarafından taşınan viral bir hastalıktır. Ergin olmayan keneler kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerine kadar muhafaza eder, ergin kene olduklarında hayvanlarda ve insanlarda kan emerken onlara bulaştırırlar. Hastalık; ani başlayan ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı ile baş gösterir. Kol ve bacaklarda şiddetli ağrı, karın ağrısı ve ishal olabilir. Gözde kızarma, burun kanaması, dışkı ve idrarda kan görülür.
https://www.hopkinsmedicine.org/health/conditions-and-diseases/disorders-of-the-immune-system
https://www.turcademy.com/tr/kitap/campbell-biyoloji-9786053551478
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK22243/